Meme kanserinde büyüme hızı sanılanın aksine YAVAŞTIR. Kanserler de büyüme hızını belirleyen ikiye katlanma zamanıdır. Bu durum ise meme kanserinde 50-100 gün civarındadır. 1 cm boyutunda bir meme tümörünün oluşması için 30-35 kez 2 katına katlaması gerekiyor. Yani 1 cm meme tümör için oluşması gereken zaman dilimi ortalama 5 yıl kadardır.

Meme ağrısı  kanser için spesifik bir belirti değildir.

Birçok durumda, meme ağrısının arkasında daha basit nedenler yatar. Bu ağrının kaynağı, hormonal değişiklikler, adet döngüsü, yanlış sutyen seçimi, ya da kas gerginliği gibi faktörler olabilir.

Yani meme ağrısı panik yapılacak bir durum değildir.

Ancak,  bizlerle iletişime geçip kontrol ettirmeniz en doğrusu olacaktır.

Ailenizde meme kanseri riski sadece meme kanseri öyküsü ile artmaz. Ailedeki kadınlarda yumurtalık veya rahim kanseri, erkeklerde ise prostat kanseri varsa, meme kanseri riskiniz yükselir. Ayrıca, ailede pankreas kanseri öyküsü de riski arttırır.

Mamografi, meme kanserinin erken teşhisi için kritik bir tarama yöntemidir. 40 yaşından itibaren, hiçbir semptom olmasa dahi düzenli mamografi taraması önerilir. Ancak, daha genç yaşlarda da risk faktörleri varsa mamografi düşünülebilir. Genellikle 40 ile 50 yaş arasındaki bireyler için mamografi taraması 2 yılda bir yapılmalıdır, ancak doktor önerisiyle sıklığı değişebilir. Mamografi taramasının zamanlaması, bireyin yaşına, genel sağlık durumuna ve kişisel risk faktörlerine göre belirlenmelidir.

Mamografi, meme kanseri taraması için kullanılan önemli bir yöntemdir ve dünya çapında pek çok sağlık kuruluşu tarafından önerilmektedir. Çekim sırasında kullanılan radyasyon miktarı son derece düşüktür ve bu da mamografinin herhangi bir sağlık riski oluşturmadığını göstermektedir. Yıllar süren araştırmalar ve bilimsel çalışmalar, mamografinin zararlı olmadığını, aksine erken teşhis konusunda hayat kurtarıcı bir rol oynadığını ortaya koymaktadır. Bu nedenle, düzenli olarak yapılması önerilen mamografi, meme sağlığınızı korumanın ve erken teşhisin en güvenilir yollarından biridir.

Meme kanseri evresi, tedavi planını belirler ve iki faktöre dayanır:

Tümörün Boyutu
Koltukaltı Lenf Nodu Tutulumu
Evre 1-3: Tümör boyutu ve lenf nodu tutulumu arttıkça evre yükselir.
Evre 4: Kanser vücudun başka bölgelerine yayılmıştır.

Neden Önemli?
Kanser evresi, tüm tedavi yöntemlerini belirler. Doğru evreleme, başarılı tedavi için kritiktir.

Meme kanseri ile beslenme arasındaki ilişki bilimsel olarak incelenmiştir ve obezite, bu riskin artmasında önemli bir faktör olarak tanımlanmaktadır. Araştırmalar, yağ dokularının östrojen hormonunu daha fazla depoladığını ve obez bireylerde bu hormonun seviyelerinin daha yüksek olduğunu göstermektedir. Meme kanseri olan hastalarda östrojen seviyelerinin artmış olduğu bilinmektedir. Bu nedenle, östrojen seviyelerini artıran besinler ile östrojen depolamasına yol açan obezitenin meme kanseri riskini yükselttiği anlaşılmaktadır.

Meme kanserinin tedavisinde, öncelikle ameliyat mı yoksa kemoterapi mi uygulanacağına karar vermek için, hastalığın evresi ve genetik tipi dikkate alınır.

Erken evre meme kanserlerinde, tümör 2 cm’in altındaysa ve koltuk altı lenf bezlerine yayılmamışsa, genellikle öncelikli olarak ameliyat tercih edilir. Bu durumda, cerrahi müdahale sonrası hastanın patoloji sonuçlarına göre ek tedaviler planlanabilir.

Ancak, daha ileri evrelerdeki vakalarda veya HER2 pozitif ya da triple negatif gibi belirli genetik özelliklere sahip meme kanserlerinde, tedaviye kemoterapi ile başlamamız gereken hastalar da bulunmaktadır.

Bu durumda, kemoterapi tümörün boyutunu küçültmek ve yayılmasını engellemek amacıyla kullanılır. Bu nedenle, tedavi planı hastanın bireysel durumu, tümörün özellikleri ve genel sağlık durumu göz önünde bulundurularak özelleştirilir.

Meme kanseri, tek tip bir hastalık değildir; farklı alt türleri vardır. Meme kanseri genel olarak iki ana alt türde sınıflandırılır: İnvaziv Duktal Karsinom (IDC) ve İnvaziv Lobüler Karsinom (ILC).

-İnvaziv Duktal Karsinom (IDC): Meme kanserlerinin en yaygın türüdür ve süt kanallarında başlar, ardından çevre dokulara yayılabilir.

-İnvaziv Lobüler Karsinom (ILC): Lobüllerde, yani süt üreten bezlerde başlar ve çevre dokulara yayılabilir.

Bu alt türlerin her biri, daha fazla alt tiplere ve evrelere ayrılır. Bu nedenle, meme kanseri hastaları bireysel olarak değerlendirilir ve tedavi planları kişiye özel olarak yapılır.

Bu bilgiler ışığında, her meme kanseri vakası benzersizdir ve kişiye özgü bir tedavi gerektirir.

Memeden parça almak acil değildir. Meme kanserlerinin çoğu genelde çok yavaş büyür. Her zaman ikinci bir görüş almak için mutlaka bir zamanımız vardır.

İkisi de birbirini tamamlayan tetkikler olduğu için yaşa ve risk faktörlerinize göre önce hangisiyle başlayacağımıza karar veriyoruz.

Deodorantlar, lazer tedavileri ve parfümler gibi ürünlerin meme kanseri riskini artırıp artırmadığı ile ilgili endişeler zaman zaman gündeme gelmektedir. Ancak mevcut bilimsel çalışmalar, bu ürünlerin düzenli kullanımının meme kanseri riskini artırdığına dair kesin bir kanıt bulunmadığını göstermektedir.

Deodorantlar ve parfümler gibi ürünlerin içeriğindeki kimyasallar, genelde günlük kullanıma uygun düzeyde ve miktarlarda olup, bu seviyeler kanser riskini artırma potansiyeli taşımamaktadır. Lazer uygulamaları ise, genellikle cilt üzerinde lokalize etkilere sahip olup, kanser riskini artırma ile doğrudan bir ilişkisi bulunmamaktadır.

Elbette, yoğun ve yüksek düzeyde kimyasal içeren ürünlerin sağlık üzerindeki etkileri farklı olabilir ve bu tür ürünlerle maruziyetin uzun vadede sağlık üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceği düşünülebilir. Ancak, deodorant, lazer ve parfüm gibi günlük kullanımda bulunan ürünlerin meme kanseri riskini artırdığına dair bilimsel bir kanıt yoktur. Bu konuda yapılan birçok çalışma, bu ürünlerin güvenli olduğunu ve kanser riskini artırmadığını ortaya koymuştur.

Hayır, yapmaz.
Aslında hiçbir kanserin sebebi değildir. Bu konuda yapılmış olan birçok araştırmada bunu göstermiştir. Meme kanseri olan kadınların üzerinde veya stresli yaşama sahip insanların üzerinde de bu durum gözlemlenmiştir. Fakat tabiki de stresten uzak bir yaşam biçimi belirlememiz gerekiyor.

Erkeklerde meme kanseri, nadir görülen ancak mümkün olan bir durumdur. Meme kanseri genellikle kadınlarda daha sık görülse de, erkeklerde de meydana gelebilir. Genellikle 60 yaşın üstündeki erkeklerde görülme eğilimindedir, ancak her yaş grubunda ortaya çıkabilir. Kadınlara göre 1000/1 oranla erkeklerde de görülmektedir.