Meme İltihapları (Mastitler)
- En sık süt akışının bozulması ve üzerine eklenen enfeksiyonlarla beraber emzirme döneminde (puerperal) gözlenir.
- Çoğu süt akışını sağlayan basit önerilerle iyileşirken, bir kısmında antibiyoterapi ve abse oluşumu varsa cerrahi olarak boşaltılması gerekebilir.
- Memede görülen iltihaplar (mastit), hormonların meme üzerinde aktif olduğu dönemler olan 20 ile 50 yaşları arasında daha sıktır.
- Menopoz sonrası, memenin iltihaplanması nadirdir.
- Memede iltihap; kızarıklık,şişlik, ağrı ve hassasiyet olarak karşımıza çıkar.
- Memede ağrı, apse varsa çok şiddetli hissedilir.
Meme iltihap türleri
- Emzirme döneminde görülen meme iltihapları (puerperal mastit)
- Subareolar (meme başı arkası) Enfeksiyon (periduktal mastit)
- Granülomatöz mastitler
1.Emzirme döneminde görülen meme iltihapları (püerperal mastit):
Sebepleri:
- Emzirme döneminde STRESS!!! ( inflamatuar sitokinleri artırıyor)
- Meme başı slikon kullanımı
- Meme başı kremleri
- Sigara
- Obezite
- Uzun süreli ve yanlış emzirme
- Emzirme döneminin ilk 12 haftasına ve özellikle ilk doğumdan sonra daha sık görülür
- Memede ağrı, kızarıklık ve ateş ile karşımıza çıkar
- Bakterilerin yerleşmesi için ortam oluşursa (süt akışının yavaşlaması veya kesilmesi) enfeksiyon meydana gelir. Enfeksiyonun memeye hangi yoldan geldiği belirsizdir, ancak meme başı çatlağı ana risk faktörüdür
- Muayenede kanser şüpheli lezyon yoksa radyolojik görüntülemeye gerek yoktur.
- Meme iltihaplarında uygun antibiyotik kullanılmasına rağmen %10’u apseleşebilir.
- Mastit bulgulu hastalarda sütteki laktobasillerin azaldığı tespit edilmiş, tedavi olarak oral laktobasil fermentum ve salivarius verilerek tedavi de başarılı sonuçlar alınmıştır
Tedavi:
- Doğru emzirme desteği verilerek süt akışının sağlanması tedavide ana prensiptir .Memeye sıcak uygulama ve masaj önerilir.
- Şikayetleri rahatlatıcı yaklaşımla %95 başarı sağlansa da; 24 saat içinde rahatlamayan , sepsis bulgularıyla seyreden, meme başı çatlağı bulunan, kültür sonucu enfeksiyöz mastit düşündüren olgularda antibiyoterapi başlanmalıdır
- Apse varlığında apsenin cerrahi olarak boşaltılması gerekmektedir.
- İyileşme 7 ila 10 gün içinde olur.
- Emzirmeye devam edilmesi önerilir.Süt akışı az ise pompa kullanılmalıdır.
- Subareolar (meme başı arkası) Enfeksiyon :
Genişlemiş meme kanalları etrafında oluşan inflamasyondur
- Sebebinin duktal (meme kanalı) ektazi ve tekrarlayan apselerin, meme kanalının iç yapısını bozması sonucu tıkanma olduğu düşünülmektedir.
- Keratin üretimiyle tıkanan kanalda, kanal içi salgı birikimi genişleme yapar, basınç artışı ile kanal duvarı parçalanabilir ve oluşan hasar ve keratin irritasyonu ile inflamasyon gelişir
- Hormonal değişimler (östrojen, prolaktin), vitamin A eksikliği, sigara başlatıcı faktörler olarak suçlanmaktadır, hastaların %90’ı sigara kullanmaktadır
- Sigaranın süt kanallarındaki tahribatına bağlı geliştiği düşünülmektedir. Şeker, kalp hastalığı, böbrek yetmezliği gibi sorunlar bu hastalığın ortaya çıkmasını kolaylaştırır.
- Sigara kesinlikle kesilmelidir.
- Ağrı , meme başı akıntısı, kitle, abse, fistül, meme başı çekintisi gözlenebilir.
- Erkeklerde de görülebilir ve çift taraflı olabilir.
- Tanıda ultrasonografi sıklıkla kullanılır.
- Sefalosporin ve metranidazol kombinasyonu iki hafta süreyle önerilmekle beraber, yanıt oranı düşüktür.
- Meme iltihabının boşaltılması sonrasında devam eden şikayetlerde altın standart duktusun veya duktusların cerrahi olarak çıkarılmasıdır
- Granülomatöz Mastitler
Genel olarak bazı alt birimlere ayrılır.
- Tüberküloz (verem) mastitleri
- Mantar mastiti
- İdiyopatik Granülomatöz mastitler.
a.Tüberküloz Mastiti
Verem mikrobunun (micobakterium tüberkülosiz) memede neden olduğu uzun süren meme iltihaplanmalarına denilmektedir.
- Ülkemiz gibi verem olgularının yaygın olduğu ülkelerde sık görülür.
- Genellikle ileri yaşlarda vücut direnci düşük insanlarda (şeker, böbrek, kalp hastalığı vb) gelişebilir. Bu iltihap türünde memede bir ya da birden çok apse odakları cilde açılmış haldedir.
- Koltuk altında şişlik ve deriye açılmış apse ağızları olabilir.
- Bu olgular önce basit meme iltihabı zannedilerek bir iki ay tedavi edilmesine rağmen düzelmezler. Hastalardan dikkatli öykü alınması, iyi muayene edilmesi gerekmektedir.
- Çünkü tanı koyabilmek için önce bu hastalıkta bilgili olmak,sonra şüphe etmek ve daha sonra tetkik etmek gerekir
- Tanıda biyopsi ve verem testleri yapmak gerekir
- Tedavide verem hastalığı için uzun süreli ilaç tedavisi planlamak gerekmektedir.
b.Mantar Mastiti
- Memelerde granulom (ortadan kaldırılamayan mikobakteri, mantar, parazitgibi canlı etkenleri sınırlandırılmak ya da silisyum, talk, sütür gibi yabancı cisimlerin olumsuz etkilerini önlemek amacını taşıyan makrofajların oluşturduğu, yuvarlakça-oval hücre kümeleridir) oluşturur
- Bu hastalık vücut direnci düşük şeker, kalp, karaciger hastalıları olan bireylerde daha sık olur.
- Tanı yaralardan alınan sürüntü ve iltihaplı dokudan alınan biyopsilerle konur.
- Uygun mantar tedavisi ilaçlarla hızlıca iyileşir.
- Mantar mastiti özellikle diğer granulomatoz mastitlerden dikkatlice ayırt edilmeli çünkü birinin tedavisi için kullanılan ilaçlar diğerinin durumunu kötüleştirebilir.
- Deneyim gerektiren durumlardır.
- İdiopatik granülomatöz mastit ve tedavisi
- Memede nedeni tam olarak bilinmeyen hastalıklardan biridir.
- Genç, doğurganlık çağındaki kadınlarda görülür.
- Bu hastalığın memede görünümü oldukça korkutucudur.
- Kadınlar memelerini kaybedeceklerini düşünürler.
- Meme kanserini taklit edebilir.
- Uygun antibiyotik kullanılmasına rağmen memedeki iltihap geçmez.
- Hastalara yapılacak mamografi ve meme ultrasonu da tanı için yeterli bulgu vermez.
- Granülomatoz mastitinin tanısı için meme biyopsisi gerekir.
- Tüberküloz ve mantar mastitlerinden ayırt etmek gerekir.
- Kanser olmadığı kanıtlandıktan sonra tedavisi meme doktoru tarafından düzenlenir.
- Steroid tedavileri, immün supresörler(metotreksat) , antibiyotikler kullanılır.
- Nadiren cerrahi tedavi gerekebilir fakat ilk seçenek değildir.
- Tedavi her açıdan dikkat ve deneyim gerektirir.
- Bu hastalığın aylar hatta yıllar sonra tekrarlama riski akıldan çıkarılmamalıdır.